Bu içerikte “Sanal müze nedir?” sorusuna yanıt veriyor, sanal müzelere dair bilinmesi gereken temel bilgilere değiniyoruz.
Sanal müze terimi, müzelerin teknoloji ile iç içe gelmesiyle birlikte, medya olanaklarından yararlanılarak sağlanan müzeler anlamına gelir.
Genel itibariyle fiziksel anlamda ziyarete ihtiyaç duymamakta olan sanal müzelere ilişkin ilk adımlar 20. Yüzyılda Walter Benjamin ve Andre Malraux tarafından atılmıştır.
Sanal müzelerin kendi içerisinde farklı ayrımları bulunmaktadır. Sanal müze türlerine sizler için yer verecek olursak; Eğitsel sanal müze, içeriksel sanal müze, broşür sanal müze olarak farklı ayrımlarının bulunmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Eğitsel Sanal Müzeler
Ziyaretçilerin ilgilendiği konularla ilgili olarak detaylı bilgi alabilmesini, siteyi pek çok kez ziyaret etmesini mümkün kılabilecek olan bağlantılar kurabilmesini sağlamaktadır. Ziyaretçinin siteye girerek nesneleri müzede yerinde görmesi sağlanmaktadır. Çeşitli yaş ve bilgi seviyelerine göre belirlenen içerikleri incelemeye imkan tanımaktadır.
İçeriksel Sanal Müzeler
Online ortam üzerinde koleksiyonlarını sunmakta olan ve ziyaretçinin koleksiyondaki nesneleri yakından incelemesini sağlamakta olan e-müze uygulamalarıdır. Uygulamanın merkezinde nesnel inceleme yer almaktadır. İçerik eğitici nitelikte olmayıp müze teması ile ilgili olarak uzman olanlarca kullanılması daha uygun görülmektedir.
Broşür Sanal Müzeler
Müzeyle ilgili genel bilgilerin bulunmakta olduğu ve ziyaretçiye iletildiği internet uygulamaları olarak karşımıza çıkan broşür sanal müzeler, müze koleksiyonuna ilişkin kısıtlı bilgi vermektedir. Bu bağlamda amacı müzeden çok tanıtım olan broşür sanal müzeleri bu bağlamda ayrılmaktadır.
Evrensel anlamda erişim sağlanabilmesi bakımından oldukça değerli olan sanal müzeler, bir müzenin içerisindeki eserlerin tüm dünyaya ait bir miras olduğunu hatırlamamızı sağlamaktadır. Sanal müzeler, toplumsal sınıfın kapanmasına katkı sunmak açısından önemlidir.
Bazı sanal müzelerde üç boyutlu hologramlara yer verilmekte ve böylece anlatım biçimi olarak daha etkin bir rol oynanmaktadır. Bazen özellikle çocuklar için hazırlanan anlatımlarda hayali karakterlere yer verilmekte ve bu bağlamda hayali karakterler hikaye anlatıcı tiplemesi olarak yer alabilmektedir.
Sanal müzelere örnek olarak eski müzelerden Louvre’yi gösterebiliriz. İngiltere’nin kamu müzesi olan Louvre, Dünyanın en büyük müzesi olarak bilinmektedir ve müzedekileri görmek için mutlaka müzeye gitmeyi gerektirmemektedir. Ziyaretçilerine sanal olarak adeta görsel bir şölen sağlamaktadır.
Kültürümüzden örnek verecek olursak da Bergama Müzesi’nden bahsedebiliriz. Berlin’in Müzeler Adası olarak isimlendirilmiş olan 5 müzesinden biri konumunda olup, dünya çapında ünlenmiş olan bir müzedir ve Türk kültürüyle ilgili olması da ayrıca dikkat çekici bir husustur.