Yeni içeriğimizde dijital PCR’a ilişkin olarak bilinmesi gerekenlere değiniyoruz. İşte konuya dair ayrıntılar…
DNA’yı çoğalmak, nitelendirmek için yaygın olarak olarak kullanılmakta olan PCR uygulaması kendi içerisinde ayrılmakta olup, geleneksel PCR da bunlardan biridir. Ancak geleneksel PCR ile gen ölçümü mümkün olmamaktadır. Bu nedenle nükleik asit ölçümü ve gen ekspresyonu, geleneksel PCR ile yapılamamaktadır. Konvansiyonel PCR’da ise DNA birden fazla kopyasını alabilmek için amplifiye edilmektedir.
PCR’da nükleik asit testini gerçekleştierebilmek için termocycler isimli gelişmiş bir PCR makinesi gerekir. Nükleik asit miktarı kantitatif PCR ile ölçülebilmektedir. Gen ekspresyonu, mikroRNA çalışmaları için gerçek zamanlı PCD uygulanabilmektedir. PCR artık sitokinlerin kantifikasyonunda standart bir yöntem olan gerçek zamanlı PCR, TB testi için de en güvenli kantifikasyon makinesi olarak kabul edilmektedir.
Bilim insanları gerçek zamanlı PCR aracılığıyla numunede bulunmakta olan RNA ve DNA miktarını tahmin edebilmektedir. Aynı zamanda büyük hacim istenmeyen nüklaik asitlerin miktarının tespit edilmesini sağlayabilir.
Dijital PCR
Daha çok DPCR veya DEPCR olarak bilinmekte olan dijital PCR, RNA’nın mutlak ölçümü, gDNA, cDNA için kullanılır. Dijital PCR’ın keşfi 1999 yılına dayanmakta olup, Bert Vogelstein ve Kenneth Kinzler tarafından keşfedilmiştir. Bir numuneyi mikro hacime bölen dijital formattaki toplam DNA molekülü sayısını sayabilen dijital PCR, yeni nesil nüklaik asit kantifikasyon yöntemini kullanır. Dijital PQCr’ın iş akışı diğer PCR ile benzerlik gösterir. PCR reaksiyonunun hazırlanabilmesi aşamasında ablon DNA, TaqDNA polimeraz, perime r seti ve diğer PCR güçlendiricilerinden yararlanılır.
Hedef DNA’nın mutlak ölçümü, damlacıklarda yapılan negatif ve pozitif reaksiyon sayılarından yararlanılarak Poisson dağılımı yöntemi aracılığıyla yapılmaktadır. PCR reaksiyonunun bölümlendirme yapmasından sonra polimerizasyon son noktasına kadar ilerlemektedir.